Y Harfi İle Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler, Anlamlar
Y Harfi İle Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler
- yaban: vahşi. 2. yabancı. 3.ıssız kır.
- yabancı: 1. bilinmeyen, tanınmayan. 2. ecnebi,
- yabani: 1. vahşi. 2. ürkek, çekingen, sıkılgan,
- yabansı: garip, acayip,
- yabansımak: tuhaf bulmak,
- yad: yabancı,
- yâd: anma.
- ya da: yahut, veya.
- yad el: gurbet,
- yadsımak: inkâr etmek,
- yağı: düşman,
- yağız: esmer.
- yağlık: çevre, büyük mendil,
- yağma: talan,
- yağmur: rahmet,
- yağmurkuşağı: gökkuşağı,
- yahşi: iyi, güzel.
- Yahudi: Musevi,
- yahut: ya da, veya.
- yaka: 1. giysilerin boyun kısmı. 2. kıyı, sahil.
- yakarış: dua, niyaz,
- yakarmak: 1. yalvarmak. 2.niyaz. 3. tazarru,
- yakın: 1. beri. 2. yakın taraf. 3. aralarında az mesafe olan.
- yakınma: şikâyet,
- yakışık: uygunluk, yaraşma,
- yakışıklı: güzel,
- yakışıksız: münasebetsiz,
- yakinen: 1. iyice. 2. sağlam olarak.
- yaklaşık: takribi, aşağı yukarı.
- yalabık: 1. parlak. 2. parıltı, yalan uydurma: palavra,
- yalancıdolma: zeytinyağlı dolma.
- yalandan: düzmece, üstünkörü.
- yalanlamak: tekzip etmek,
- yalap yalap: parıl parıl,
- yalaz: alev.
- yalçın: düz, çıplak, sarp.
- yaldızlı: aldatıcı.
- yalın: sade, çıplak, gösterişsiz.
- yallah: haydi, yürü, git.
- yalnız: ancak, sadece.
- Yalvaç: Resul, Peygamber,
- yamaç: 1. yan. 2. bayır,
- yamukluk: eğiklik,
- yan: yön, taraf,
- yanardağ: volkan,
- yandan: profilden,
- yandaş: taraftar,
- yandaşlık: taraftarlık,
- yanık: dokunaklı,
- yanılgı: hata.
- yanılmak: hata etmek, kusur etmek,
- yanıt: cevap,
- yanıt olarak: cevaben,
- yankı: akis, aksiseda,
- yanlış: hata.
- yansımak: aksetmek,
- yansız: tarafsız, bitaraf,
- yapayalnız: tekbaşına.
- yapı: 1. bina, inşaat. 2. bünye,
- yapım: 1. inşaat. 2. imal.
- yapımcı: prodüktör, yapıt: eser.
- yapmacık: sahte, düzme,
- yar: uçurum.
- yâr: sevgili, dost.
- Yaradan: Tanrı,
- yaradılış: mizaç, fıtrat,
- yaradılıştan: doğuştan,
- yarar: çıkar, fayda, menfaat,
- yaraşmak: yakışmak,
- yaratık: mahluk, canlı,
- yardımcı: asistan, muavin,
- yardımsever: hayırsever,
- yâren: arkadaş,
- yargı: hüküm, karar,
- yargıç: hakim,
- yarımyamalak: gelişigüzel,
- yarış: 1. müsabaka. 2. rekabet.
- yas: matem, üzüntü,
- yasa: kanun, kural,
- yasal: kanuni,
- yasallaşmak: kanunlaşmak,
- yaslamak: dayamak,
- yaslanmak: dayanmak,
- yaş: rutubetli, ıslak,
- yaşam: hayat, ömür.
- yaşam boyu: müebbet,
- yaşıt: akran,
- yaşlı: ihtiyar, kart.
- yaşlık: ıslaklık,
- yatır: evliya.
- yatırım: mevduat, plasman.
- yatışmak: dinmek,
- yatıştırmak: bastırmak, teskin etmek,
- yavan: 1. katıksız. 2. yağsız,
- yavaşça: usulca,
- yavuklu: sözlü, nişanlı,
- yavuz: sert, yaman,
- yayan: yürüyerek,
- yayın: neşriyat,
- yaylak: otlak.
- yaymak: 1. sermek. 2. duyurmak. 3. otlatmak,
- yazar: muharrir,
- yazgı: kader,
- yazık: günah,
- yazılma: kayıt,
- yazılmak: kaydolmak,
- yazım: imlâ.
- yazın: edebiyat,
- yazışma: haberleşme, muhabere,
- yazıt: kitabe,
- yazlık: sayfiye,
- yazma: kompozisyon,
- yazman: kâtip, sekreter,
- yegâne: biricik, tek.
- yeğleme: tercih,
- yeis: umutsuzluk,
- yek: bir.
- yeknesak: tekdüze,
- yekten: 1. birden. 2. durup dururken,
- yekûn: toplam,
- yel: rüzgâr,
- yemin: ant.
- yemiş: 1. meyve. 2. incir,
- yenen: galip,
- yengi: galibiyet, zafer,
- yeni: taze, körpe, turfanda, gıcır gıcır, çiçeği burnunda.
- yeniden: tekrar,
- yenik: mağlup, yenileşme: modernleşme,
- yenilgi: mağlûbiyet,
- yenme: galibiyet,
- yer: mahal, mekân,
- yerel: mahalli, yergi: hiciv,
- yerleşim: iskân,
- yerleştirme: iskân,
- yerme: hiciv, kınama,
- yersiz: gereksiz, boşuna,
- yeryüzü: arz.
- yetenek: kabiliyet,
- yeterli: 1. kâfi. 2. ehliyetli,
- yeterlik: ehliyet,
- yeti: güç, meleke.
- yetişim: formasyon,
- yetiştirme: terbiye,
- yetki: salâhiyet, hak.
- yevmiye: gündelik,
- yığışma: izdiham,
- yığın: kütle, küme, kitle,
- yıkık: harap,
- yıkıntı: enkaz,
- yıl: sene.
- yıldırımlık: paratoner,
yılgı: korku,
- yıllık: senelik.
- yıpranmak: eskimek, aşınmak.
- yiğit: yürekli, cesaretli, delikanlı,
- yinelemek: tekrarlamak,
- yitik: kayıp, zayi.
- yiyecek: azık, gıda.
- yoğun: 1. kesif. 2. sıkışık, kalabalık. 3. dolu.
- yoklama: 1. kontrol. 2. araştırma. 3. sınav,
- yokluk: fakirlik, kıtlık, açlık,
- yoksul: fakir,
- yoksulluk: fakirlik,
- yoksun: mahrum, muhtaç,
- yokuş: rampa.
- yol: 1. uzaklık. 2. çare. 3. sistem. 4. yolculuk,
- yolculuk: gezi, seyahat,
- yoldaş: arkadaş,
- yollamak: göndermek,
- yolsuzluk: suiistimal, usulsüzlük, gayrimeşruluk.
- yoluyla: 1. yolundan giderek. 2. vasıtasıyla. 3. aracılığıyla. 4. yöntemiyle,
- yom: uğur.
- yordam: 1. çeviklik. 2. çalım. 3. meleke,
- yorgun: halsiz,
- yorum: tefsir.
- yoz: 1. işlenmemiş. 2. dejenere. 3. kaba, bayağı,
- yön: cihet, istikamet, tar.
- yönerge: talimat,
- yönetim: idare, çekip çevirme.
- yönetme: idare,
- yöntem: metot, usul, tarz.
- yöre: civar, çevre, mahal,
- yöresel: mahalli,
- yurt: vatan,
- yurttaş: vatandaş.
- yüce: yüksek, ulu.
- yüceltilmiş: yüce, sayın, muhterem.
- yük: bagaj, kargo, hamule, külfet, ağırlık,
- yükseklik: irtifa,
- yükselti: rakım,
- yükümlü: mükellef.
- yürek: 1. kalp. 2. cesaret,
- yürekli: cesaretli, cesur,
- yüreksiz: cesaretsiz, korkak,
- yüz: çehre, sima, surat,
- yüzey: satıh.
- yüzsüz: utanmaz, sıkılmaz,
- yüzünden: nedeniyle,
- yüzyıl: asır.