Parkinson hastalığının ilk belirtileri, hastaların yaklaşık %70’inde dinlenme halinde ortaya çıkan el parmaklarında, el ya da kolda, bazen de ayakta titreme, %30 kadarında ise hareketlerde yavaşlama ve uzuv hareketlerinde tutukluk olabilmektedir. Hastalık genellikle sinsi başlar ve belirtileri yıllar içinde, son derece yavaş ama giderek artan biçimde ilerler, öyle ki hastalar çoğu zaman hastalığın başlangıç tarihini kesin olarak belirtemeyebilir. Hasta yakınları bazı belirtileri yaşlılığa özgü doğal özellikler olarak kabul edebilir. Hastalar ilk belirtinin farkına vardıkları zaman, hastalığın bazı belirtileri uzun zaman önce başlamış olabilir. Bir elinde titreme yakınmasıyla başvuran bir hastanın 3-4 yıl öncesine ait kaydedilmiş video filmlerinde yürürken bir kolunu sallamadığı fark edilebilir veya bazen hastanın eski fotoğraflarında öne eğik duruş özelliği dikkati çekebilir. Parkinson hastalarının büyük çoğunluğunda hasta ve ailesinin dikkatini çeken ilk belirti heyecan ya da stresin tetiklediği, gelip geçici olabilen, bir el parmağında veya elde ortaya çıkan, dinlenme halinde gelen titremedir. Daha seyrek olarak hastalık dinlenme halinde ortaya çıkan ayak titremesiyle başlayabilir. Bazı hastalar ise yazı yazarken, imza atarken kalemi kaydırmada tutukluk ve harflerde küçülme fark eder. Bazen hasta yakınları hastanın yüzünde donuk bir ifade geliştiğini belirtir. Özellikle genç yaştaki hastalarda ilk belirti distoni olarak adlandırılan, istem dışı bir ayağın içe doğru dönük halde kasılması ya da ayak parmaklarının aşağı doğru kıvrılmasıdır. Hastaların hemen tümünde belirtiler tek bir beden yarısında ortaya çıkar ve zamanla daha hafif olmak üzere karşı beden yarısında kendini gösterir. Hastalığın ilerleme hızı ile belirtilerin türü ve şiddeti hastadan hastaya değişiklik gösterecek şekilde farklıdır.
PARKİNSON HASTALIĞININ TEMEL BELİRTİLERİ
Bu bölümde Parkinson hastalığındaki hareket bozukluğunun temel belirtileri olan hareketlerin yavaşlığı, titreme, uzuvların sertliği ve duruş ve denge bozuklukları açıklanacaktır. Parkinson tanısı koyabilmek için hareket yavaşlığı ya da hareket azlığı bulunması şarttır. Dinlenme halinde ortaya çıkan titreme de varsa Parkinson tanısı olasıdır. Muayenede kaslarda sertlik de saptanırsa, klinik olarak çok olası Parkinson hastalığı tanısı konulabilir. Duruş ve dengeyi koruyan reflekslerin azalması ve kaybı hastalığın ilerlemesiyle ortaya çıkar. Bazı hastalarda yavaşlık ve sertlik ön planda kendini gösterir, titreme hiç ortaya çıkmayabilir, bazılarında da titreme önde gelen belirtidir, yavaşlık ise hafif şiddettedir. Hareket bozukluğuna ilişkin bu belirtiler genellikle önce tek bir beden yarısında kendini gösterir, o zaman hastalığın birinci evresinden söz edilir. Belirtiler zamanla karşı beden yarısına da yayıldığında hastalık ikinci evreye girer. İki beden yarısı arasında hastalık belirtilerinin farklı şiddette olduğu ikinci evre 10-15 yıl sürebilmektedir. Günlük yaşam faaliyetlerinde destek alma gereksinimi üçüncü evrede ortaya çıkar. Dördüncü ve beşinci evrelerde hasta desteğe daha çok ihtiyaç duymaktadır. Evreden evreye geçiş her hastada farklı sürede gerçekleşir, her hasta en son evreye ulaşacak diye bir kural yoktur.
Hareketlerde yavaşlama (Bradikinezi)
Parkinson hastalığı tanısı için önce hareket yavaşlığı yani “bradikinezi” saptanmalıdır. Hareketleri belirgin ölçüde yavaşlamış bir hastada titreme bulunmayabilir ve bu durum Parkinson hastalığı tanısını dışlatmaz. Hastalığı 40 yaşlarında hareket yavaşlığı ile başlayan hastalar genellikle hekime geç başvurmakta ve geç tanı almaktadırlar. Hastalığın belki de özürlülük yaratan en temel belirtisi olan hareketlerdeki yavaşlama her hastada farklı şiddette ortaya çıkar. Yapılan hareketler ve hareketlerin ardı sıra tekrarlanması sırasında eklemlerin hareket açıklığı giderek azalır. Hareketlerdeki yavaşlık zamanla günlük yaşam faaliyetlerinin tümünün belli bir yavaşlıkta olmasına yol açar. Hastaların basit günlük işlerini yapmaları sırasında, özellikle düğme ilikleme, kravat ve ayakkabı bağlama, yazı yazma ve çatal-bıçak kullanma gibi incelik isteyen işlerde başlangıçta hafif derecede hissettikleri güçlük giderek artar. Zamanla istemli hareketlerin çoğunun yapılmasında, örneğin yemek yerken ve çiğnerken, alçak bir koltuktan doğrulurken, otomobile binerken ve inerken, yatakta bir taraftan diğer tarafa dönerken zorlanmalar dikkati çeker. Koltuğa otururken kendilerini yüksekten bırakırlar, adeta koltuğun içine bir çuval gibi düşerler. Sonrasında giysilerindeki katlanmayı düzeltebilecek ya da uzun süre oturmaya bağlı uyuşma nedeniyle gerekli olan küçük rahatlatıcı hareketleri yapamazlar. Yukarıda sözü edilen istemli hareketlerin yavaşlamasının yanı sıra gözleri kırpmak ve yürürken kolların sallanması gibi farkında olmadan otomatik olarak yaptığımız hareketler de azalır veya kaybolur. Böylece, hastaların gözlerinde sabit bir bakış, ayaklarını sürüyerek yürürken kolların iki yanda hareketsiz kaldığı dikkati çeker. Hareket yavaşlığı belirgin olsa da hastaların kas kuvveti normaldir. Hastanın bu yöndeki yakınması genel bir yorgunluk halidir. Hareketlerdeki yavaşlık hastalığın üçüncü evresinden itibaren hastaları başkalarına bağımlı hale getirebilir. Genellikle hastalığın ilerlemiş olduğu dönemlerde tam bir hareketsizlik hali ortaya çıkabilir. Hareketlerdeki yavaşlama sonucunda, hastaların yüz ifadesinde donukluk, el yazılarında küçülme ve başı kaldırmadan yukarı bakamadıkları dikkati çeker.
– Yüz ifadesinde donukluk (hipomimi): Doğal yüz ifadesini oluşturan yüz kasları hareketlerinin (mimikler) ve göz kırpma gibi otomatik hareketlerin azalmasına bağlı olarak, hastalarda sabit bir bakışın eşlik ettiği donuk bir yüz ifadesi gelişir. Hasta bu durumdan dolayı yakınmaz, ancak bu durum daha çok hasta yakınlarının dikkatini çeker.
– El yazısının küçülmesi (mikrografi): Bazı hastalarda hastalığa bağlı ilk yakınma, kalemi kaydırmaktaki tutukluk nedeniyle imzanın ya da el yazısı harflerinin küçülmesi olabilmektedir. Hareket yavaşlığı ön planda olan Parkinson hastalarının el yazıları incelendiğinde harflerin şekillerinin okunaklı olmakla birlikte, yazı yazıldıkça harflerin giderek küçüldüğü gözlenir ve yazı okunamayacak hale gelebilir. Buna ek olarak, kullandığı elinde titremesi olan hastalarda, yazı yazarken el yazısı harfleri titrek, hatta okunaksız olabilir.
Titreme (Tremor):
Titreme Parkinson hastalığının temel belirtilerinden en dikkat çekici olanı ve genellikle hastanın doktora en sık başvurma nedenidir. Parkinson hastalarının yaklaşık %70’inde titreme ortaya çıkmaktadır. Titreme sıklıkla bir elde, bazen de bir ayakta ortaya çıkar. Titreme tek bir parmağa sınırlı kalabildiği gibi bazen dili, dudakları veya çeneyi de etkileyebilir. Ancak Parkinson hastalığı baş veya ses titremesine yol açmaz. Bazı hastalarda, bir elde başlayan titreme zamanla kola ve aynı taraftaki bacağa daha sonra da karşı kola yayılabilir. Titreme, parmakların ve elin yukarı aşağı ya da sağasola hareketi ya da elde bozuk para sayma ya da bir çakıl taşını başparmak ve işaret parmak arasında yuvarlama hareketi şeklindedir. Titreme ayakta ortaya çıktığı zaman ayağın pedala basma-kaldırma hareketini andırır. Parkinson titremesinin tipik özelliği, dinlenme halindeyken, yani uzuv hareketsizken ortaya çıkmasıdır. Sinirlilik, yürüme, stres altında kalma veya aşırı zihinsel faaliyet titremeyi artırır. Böylece aralıklı olarak ortaya çıkabilen titreme hastanın ruh halini yansıtabilir. Örneğin evde gazete okurken titremesi olmayan bir hastada misafir gelince, heyecanlanma sonucu titreme tekrar başlayabilir. Titremesi olan hastalar bu nedenle toplum içinde sıkıntıya girebilir ve sosyal ortamda bulunmaktan kaçınabilirler. Titreme uyku sırasında kaybolur, uyku yüze yelleşince tekrar ortaya çıkar ve hastayı uyandırabilir. Ayrıca titreyen uzvun istemli olarak hareket ettirilmesi sırasında da titreme kaybolur. Titremesi olan her kişinin Parkinson hastası olmadığını vurgulamak gerekir. Sağlıklı insanlarda da korku, heyecan gibi stresli durumlarda ellerde veya bacaklarda geçici olarak titreme ortaya çıkabilir. Parkinson hastalığında dinlenme sırasında olan titreme, diğer hastalıklarda hareket sırasında ya da belli bir duruşu sürdürürken görülür. Her yaşta görülebilen ve Parkinson hastalığına kıyasla toplumda daha sık görülen “esansiyel tremor” adı verilen bir hastalıkta, kollar öne doğru uzatılınca ellerde titreme olur. Esansiyel tremoru olan yaşlı hastalarda baş ve ses titremesi de ortaya çıkabilir. Hastaların yarısında birinci ya da ikinci derece akrabalarında da benzer hastalık öyküsü saptanır. Bu hastalığın birçok özelliği gibi tedavisi de Parkinson hastalığından farklıdır. Bunun dışında titremeye yol açan çeşitli nedenler arasında, anti aritmik ya da antiepileptik etkili bazı ilaçların kullanımı, tiroid bezinin aşırı çalışması veya beyincik hastalıkları sayılabilir.
Uzuv kaslarının sertliği (Rijidite):
Bazı hastalar uzuvlarını gevşetmekte sertlik hissinden yakınır. Bununla birlikte kas sertliği çoğu kez hastanın bir yakınması olmayıp hekimin fizik muayenede pasif harekete karşı bir direncin varlığını saptamasıyla tanınır. Hekim hastaya gevşemesini söyleyerek, hastanın uzuvlarını eklem yerlerinden birçok kez nazikçe gerer ve büker ve bu pasif harekete karşı eklem çevresinde direnç arar. Böyle pasif harekete karşı sürekli bir direnç bulunması kaslardaki sertleşmeyi yansıtır. Normalde kasların dinlenme halinde hafif bir gerginlikte olmaları gerekirken, sertleşme varlığında dinlenme halindeyken bile aşırı gergin ve elle hissedilebilen belli bir sertlikte oldukları görülür. Parkinson hastalığında kaslarda sertleşme en sık dirsek, el bileği, diz veya ayak bileği gibi eklemlerin muayenesinde saptanır. Bazen kas sertliği hekim tarafından eklemde sanki “dişli çark” takılması varmış gibi hissedilir. Hastalar kas sertliğini yorgunluk, ağırlık hissi, ağrı veya kramp şeklinde hissedebilirler. Hastalığın erken bir belirtisi olarak sertleşmeye ağrılı omuz eşlik edebilir. Fizyoterapi merkezlerine başvuran bu durumdaki hastalara artrit, bursit ya da rotator kılıf hasarı gibi yanlış tanılar konulabilir. Omurga çevresi kasların sertliği hastalığın erken evrelerinde oldukça seyrek görülür, sırt ağrısı veya bel ağrısı yaratabilir ve genellikle öne eğik durmakla şiddetlenir. Hastalık ilerledikçe sırt kaslarının sertliği ve yavaşlık hastanın yatakta bir yandan diğer yana dönmesini zorlaştırır.
Duruş bozuklukları:
Birçok Parkinson hastası öne doğru hafifçe eğik durma eğilimindedir. Yürürken ve ayakta dururken bu durum daha belirgin olur. Hastalığın başlangıcında her hastada görülmeyen bu duruş biçimi hastalığın ileri evrelerinde bazı hastalarda çok çarpıcıdır. Çok ender olarak, belden yaklaşık 90 derece öne eğilme hali gelişebilir, ancak bu hastalar sırtüstü uzanabilirler, yani omurgada kalıcı bir şekil bozukluğu yoktur. Kimi hastanın bir yana doğru hafifçe eğik durduğu görülür ve bu durum özellikle oturma halinde dikkati çeker. Ek olarak, osteoporoz zemininde skolyoz gelişebilir. Duruştaki diğer bir özellik, yürürken ya da ayakta dururken kolları dirsekten ve bacakları dizlerden bükme eğilimidir. Hasta yürürken kollarını sallamak için gayret sarf ederse bu duruş şekli düzelir. Kimi hasta otururken bir ayağını içe doğru dönük tutar. Sürekli olarak öne eğik durmak sırt kaslarının mekanik olarak gerilmesine yol açacağından hastalarda sırt ve bel ağrıları ortaya çıkarabilir. Duruş bozukluğunu fark eden hasta eğer bunu en aza indirgemek üzere egzersizler yapmaya başlarsa çok yarar görecektir. Duruş bozukluğu zamanla ayakta dururken, yürürken ve dönüş yaparken veya sandalyeden kalkarken ve ileri doğru uzanırken emniyetsiz hissetmeye, denge kaybına ve düşmelere yol açabilir.
Yürüme bozukluğu, yürürken kilitlenme ve düşmeler:
Normal yürüyüş sırasında adım atma, kolları sallama doğal bir şekilde hızlı, içgüdüsel ve otomatik olarak yapılır. Parkinson hastalığının erken dönemlerinde birçok hastanın yürümesi normaldir ve yıllarca normal kalabilir. Zamanla hastalığın başlamış olduğu taraftaki bacak yürürken geri kalmaya başlar. Yürürken otomatik olarak yapılan kol sallama hareketleri azalır veya kaybolur. Hastalığın ilerleme sürecinde iki yanlı tutulumla birlikte, öne eğik ve küçük adımlarla yürüme hali dikkati çeker. Dönüşler yavaşlamıştır ve çok sayıda minik adımla vücut tek bir bütün halinde döner. Oysa normal bir dönüşte önce baş döner, sonra gövde ve bacaklar bunu izler. İleri evrede olan ve yürümeleri belirgin biçimde bozulan hastalar ayaklarının ucunu yerden kaldıramazlar ve bir veya her iki ayağı sürüyerek yürümeye başlarlar. Küçük adımlarla yürüyen ve öne eğik duruşa sahip olan ileri evredeki bazı Parkinson hastaları, yürüme başlangıcında kendiliklerinden öne doğru daha fazla eğilirler ve ellerinde olmaksızın adımlarını giderek hızlandırırlar ve istedikleri zaman duramazlar. Bu şekilde birkaç adım kadar sonra öne düşebilir ya da bir engele çarpabilirler. Böyle hallerde hastalar bir baston kullanarak öne doğru hızlanmayı etkin biçimde durdurabilirler.
Yürüme bozukluğu olan bazı hastalar yürürken aniden ayakları yere yapışmış gibi kalakalırlar; kilitlenme ya da donma olarak tanımlanan bu durum genellikle birkaç saniye, nadiren de birkaç dakika sürer ve daha sonra kendiliğinden çözülür. Genellikle kapı eşiklerinde, dar yerlerden geçerken, kalabalık arasında bulunurken veya dönüşler sırasında ortaya çıkan bu durum çok şiddetli dereceye varırsa dengeyi bozarak düşmeye yol açabilir. Hastalar emir üzerine yürümeyi başlatma, dizi büküp kaldırarak yüksekten asker gibi adım atma, yerinde sayma, yerdeki bir cismin üzerinden bacağını atarak yürüme, tempolu müzik ya da metronomun yarattığı ritme uyarak yürüme, vücut ağırlığını sırayla bir bacaktan diğer bacağa kaydırma gibi bazı manevralar kullanarak kilitlenmenin üstesinden gelebilirler. Eğer kilitlenme çok şiddetli ise hasta yürümeyi başlatmakta, sandalyeden doğrulmakta, yataktan kalkmakta zorluk çeker. Diğer yandan, kilitlenmesi olan birçok hasta merdiven basamaklarını rahatlıkla çıkabilir. Hastalığın ileri dönemlerinde denge bozukluğu ön plana geçebilir ve kimi hasta yardımsız ayakta duramayacak hale gelebilir. Parkinson hastalığında gelişen yürüme bozukluğunun hareket azlığının yanı sıra duruş ve dengeyi koruyan, öne düşmeyi önleyen reflekslerin azalmış ya da kaybolmuş olmasından ileri geldiği düşünülmektedir. Diğer yandan hastada duruş ve denge bozukluğuna yol açabilecek göz ve görmeye ilişkin yolakların, beynin denge kontrolünden sorumlu yapıların, beyincik ve bağlantılarının ya da derin duyuyu ileten yolların bütünlüğünü bozacak birinci derecede başka bir hastalık bulunmamalıdır. Bu sorunlardan kaynaklanmayan düşmeler Parkinson hastalığında yaralanma ve kalça eklemi kırıkları ve buna bağlı komplikasyonların başlıca nedenidir. Hastaların, fizyoterapistin önereceği denge ve duruş egzersizleri yapmaları, baston ya da yürüteç kullanmaları ya da bakıcının desteğiyle yürümeleri düşmelerini önemli ölçüde önleyecektir.
PARKİNSON HASTALIĞINDA DİĞER BELİRTİLER
Parkinson hastalığında görülen diğer belirtiler arasında, konuşma bozukluğu, yorgunluk, sıkıntı hissi, ruhsal çöküntü hali, uzuv ağrıları, salya akması, kabızlık, mide boşalmasının gecikmesi, uyku ve cinsel işlev bozuklukları, ciltte yağlanma, terleme artışı, koku alma duyusunun azalması, sık idrara çıkma, tansiyon düşmesi, REM uykusu (göz hareketlerinin aktif olduğu uyku) davranış bozukluğu, huzursuz bacak sendromu, unutkanlık ve zamanla da demans sayılabilir. Söz konusu hastalık belirtileri her Parkinson hastasında görülmediği gibi, ortaya çıktığı zaman her hastada aynı şiddette olmaz. Bazı belirtiler ise kullanılan ilaçların yan etkilerinden kaynaklanabilir.
Konuşma bozukluğu:
Konuşma sorunları nadiren hastalığın başlangıcında ortaya çıkar. Hastalıkları uzun süreden beri mevcut olsa bile, Parkinson hastalarının yaklaşık yarısının konuşmasında bir değişiklik görülmez. Bazı hastalarda, zaman içinde konuşma hastalık için tipik olan bir değişikliğe uğrar. Bunlar genellikle nefes alma kapasiteleri azalmış olan hastalardır. İlk değişiklik genellikle yumuşak tonda bir konuşma şeklindedir. Hastaların konuşmalarında her heceye aynı tonda vurgulama söz konusudur. Bazı anlaşılmaz hale gelebilir. Bazen cümlenin son kelimesini birkaç kez tekrarlarlar. Tanımlanan bu konuşma özelliği Parkinson hastalığı için tipiktir. Bunun aksine bazı hastalar hızlı değil, yavaş konuşurlar ve ses tonları giderek zayıflar. Bunların dışında konuşurken yüz ifadesini veren kas hareketlerinin ve yardımcı açıklayıcı el hareketlerinin yapılamaması da iletişim yeteneğini zorlaştırır. Hastanın anlatılana ilgisiz kaldığı veya anlatılanı tam anlamadığı izlenimi ortaya çıkar. Bazı hastaların telefondaki konuşmaları anlaşılmayabilir. Bu durumdaki hastalar konuşmalarının yumuşak ve başkalarının duyamayacakları kadar belirsiz olduğunun farkında olmayabilirler. Bu durum hastaların yaşamlarına ve işlerine göre değişiklik gösterir. Örneğin öğretmen, avukat, imam, radyo-tv sunucusu, tiyatro oyuncusu gibi konuşma veya okumaya ilişkin görevi olan hastalar, konuşmalarındaki değişikliği birçok hastadan daha erken fark ederler.
Yutma zorluğu:
Yutkunma otomatik olarak yapılan karmaşık bir eylemdir. Normalde gıdaların boğazı geçip yemek borusuna iletilmesi için boğaz kaslarının sırayla kasılıp gevşemesi gerekir. Parkinson hastalığının ileri evrelerinde, yutma kaslarının hareket azlığına bağlı olarak, gıdaların yutulmasında güçlük ortaya çıkabilir. Yutma hızının azalmasının yanı sıra çiğneme süreci de yavaşladığı için yemek ağzın gerisinde ve boğazda birikir. Hasta ağzındaki lokmasını da yuttuktan sonra bir sonraki lokmayı yutmaya girişir, ancak peş peşe yutamadığı için lokmalar hastanın boğazında asılı kalmış gibi bir his verir. Sıvı ve katılar aynı zorlukta yutulur.
Otonom işlevlerin bozulmasına ilişkin belirtiler
Parkinson hastalığının genellikle geç dönemlerinde, “otonom sinir sistemi” adı verilen ve isteğimiz dışında çalışan sinir sistemini ilgilendiren bazı bozukluklar ortaya çıkabilir.
Ağızda salya birikmesi: Otomatik yapılan hareketlerin azalması sonucu yutkunma sayısının yetersiz olmasından veya tükürük salgılanmasının artmasından kaynaklanır. Bazı hastalarda ağızda aşırı tükürük birikir ve fazla miktara erişince, dudak kenarından sızabilir. Bu durum gece uykuda meydana gelirse hastanın yastık kılıfı ıslanabilir. Özellikle kendiliğinden olması gereken dil-damak hareketlerinin ve yutkunma işlevinin yavaşlamış olduğu hastalarda salya birikmesi daha belirgindir. Bu durum hastaya rahatsızlık vermesinin dışında bazen konuşmanın anlaşılabilirliğini de bozabilir.
Tansiyon düşmesi: Hastalık genel olarak tansiyon (kan basıncı) değişikliğine yol açmamakla birlikte, Parkinson hastalığında kalp ve kan damarlarının çalışmasını düzenleyen sinirler etkilenmiş olabilir. Bu sinirlerde ciddi boyutta işlev bozukluğu varsa, genellikle hasta uzun süre ayakta kalınca kan basıncında düşme eğilimi ortaya çıkabilir. Parkinson tedavisinde kullanılan ilaçlar da kan basıncını bir miktar düşürebilir.
Ayaklarda şişme: Parkinson hastalarının ayaklarında veya bacaklarında bazen şişme hali (ödem) oluşur. Özellikle hareket yavaşlığının bacaklarda hakim olduğu hastalarda görülen bu durum, daha çok hastalık belirtilerinin ilk ortaya çıktığı beden yarısında belirgindir. Sağlıklı kişilerde kan dolaşımı bacakların hareketlerinden etkilenir ve bacak kaslarının kasılması, yer çekiminin etkisiyle aşağıda toplardamarlarda birikmiş olan kanın kalbe dönmesini sağlar. Hareket azalmışsa ve hasta gün boyu oturuyorsa, ayak ve bacakların toplardamarları genişler ve bir miktar sıvı damar duvarından komşu dokulara sızarak, özellikle ayak ve ayak bilekleri bölgesine yayılır, böylece ödem oluşur. Bacaklarda gün boyu oluşan şişlik, hastanın gece saatlerinde uzanmasıyla azalır. Parkinson hastalarında ödem genellikle hafiftir ve kötü bir hastalığa işaret etmez. Kalp veya böbrek hastalıkları da ayaklarda şişmeye yol açabileceği için, ödem gelişen hastaların bir iç hastalıkları uzmanına görünmeleri uygun olur. Parkinson hastalığı tedavisinde yeri olan bazı dopamin agonisti ve amantadin gibi ilaçların yan etkisi olarak da ayak bilekleri ile diz altı bölgede ciltte kızarıklıkla birlikte sert ödem gelişebileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Söz konusu ilaçların kesilerek farklı bir tedaviye geçilmesiyle ödem ortadan kalkar.
Kabızlık: Parkinson hastalığında bağırsakta bulunan dopamin hücrelerinin de azalması, bağırsak hareketlerini olumsuz etkiler. Bağırsak boşalması üç günden daha uzun sürede gerçekleşir, böylece süreğen kabızlığa yol açabilir. Birçok hastada kabızlık sık rastlanan bir sorun olup, kimi hastada hastalıktan yıllarca önce başlamış olduğu ve devam ettiği görülür. Az yemek yiyen, az su içen ve lifli gıdaları tercih etmeyen hastalarda sonuçta dışkı katılaşır ve miktarı azalır. Bu durum bağırsak hareketlerinin ağrılı olmasına da yol açabilir.
İdrar yapma kusurları: Parkinson hastalığının erken-orta dönemlerinde bu tür sorunlar görülmez. Ancak yıllar sonra bazı hastalarda idrar kesesinin hacminin küçülmesine bağlı olarak özellikle geceleri idrar yapma gereksinimi artar. Bu durum, idrar kesesinin uygun biçimde genişleyip boşalamamasına bağlıdır ve her seferinde az miktarda idrar boşaltmak üzere defalarca tuvalete kalkmayı gerektirdiği için uyku düzenini bozarak rahatsızlık verir.
Cinsel işlev bozuklukları: Kişiye çok özel olan bu sorunu hastanın bir yabancıyla hatta hekimle paylaşması zor olabilir. Bu sorun psikolojik sorunlardan kaynaklandığı gibi hastalığın kendisine bağlı olarak da gelişebilir. Ruhsal çöküntü hali, iç sıkıntısı (anksiyete) ve hasta olduğunu öğrenmekten kaynaklanan moral bozukluğu hastada cinsel enerji (libido) kaybına neden olabilir. Cinsel enerji birçok süreğen hastalıkta bu şekilde etkilenebilir. Bunların dışında erkek hasta penisin sertleşmesini sürdürmede zorlanabilir ve gecikmiş boşalma olabilir. Parkinson hastalığında hastalık sürecinin kendisi de cinsel enerji kaybına yol açabilir, zira dopamin kullanan sinir hücreleri cinsel enerjinin düzenlenmesinde de önemli rol alır. Ruhsal çöküntü ve sıkıntı giderici ilaçlar, kas gevşeticiler ve uyku ilaçları gibi günlük yaşamda kullanılabilen bazı ilaçlar da cinsel işlevleri bozabilir. Hekime bu sorunlardan söz edilirse tedavi planlanırken bu tür ilaçlara yer verilmeyecektir. Parkinson hastalığı olup, sertleşme güçlüğü yaşayan ve kalp sorunu bulunmayan erkeklerde etkili ve güvenli olduğu gösterilmiş ilaçlar bulunmaktadır. Diğer yandan, dopamin agonistleri başta olmak üzere Parkinson tedavisinde kullanılan ilaçlar beyinde farklı bölgelerdeki dopamini de artırdığı için, bazı hastalarda cinselliğe aşırı bir düşkünlüğe de yol açabilir. Tedavinin ilk yıllarında rahatsız edici boyutlarda olmayan bu sorun, eşler için zamanla sıkıntı yaratabilir. Bu durumda Parkinson hastalığı tedavisinde kullanılan ilaçların çeşidi azaltılarak, doz ayarlaması yapılması uygundur.
Aşırı terleme: Parkinson hastalığında ter bezlerinin kontrolünün zayıflamasına bağlı olarak, hastanın bulunduğu ortam normal bir ısıdayken bile, hastayı ileri derecede rahatsız eden düzensiz boşalmalar halinde aşırı terleme olabilir. Terleme vücudun bir yarısında veya ufak bir alanda olabildiği gibi yaygın da olabilir. Tedavinin yetersiz olduğu ya da ilaç etki süresinin kısaldığı hastalarda bu tür yakınmalar daha sık ortaya çıkmaktadır.
Ciltte yağlanmanın artması: Bazı Parkinson hastalarında ciltteki yağ bezlerinin işlevinin artması sıklıkla yüzde ve alında parlak bir görünüm yaratır. Oluşan aşırı yağ salgısı cildi rahatsız ederek kızarıklık, kaşıntı veya pullanma yapabilir. Böyle ileri derecedeki cilt rahatsızlığına “seboreik dermatit” adı verilir. Ancak söz konusu rahatsızlık Parkinson hastalığı olmayan kişilerde de rastlanabilen bir cilt rahatsızlığıdır.
Ruhsal, zihinsel, duysal, duyusal ve uykuya ilişkin belirtiler
Ruhsal çöküntü hali (depresyon): Parkinson hastalığında, hayattan zevk alamama, neşesizlik, durgunluk, iştahsızlık veya uykusuzluk gibi belirtilerle şekillenen ruhsal çöküntü haline oldukça sık rastlanır. İleri derecedeki ruhsal çöküntü varlığı hastalarda durgunluk haline yol açar, bu da doğal olarak hastada zaten var olan hareket yavaşlığının daha da şiddetlendiği gibi yanlış bir izlenim yaratır. Hipotiroidi varlığında da hastalar tükenmişlik ve yorgunluk hissedebilirler. Ruhsal çöküntü halinin gelişmesinde, beyinde dopamin dışında, hücreler arası bağlantılarda görev alan serotonin, noradrenalin gibi diğer kimyasal maddelerin eksikliğinin de rolü olduğu anlaşılmıştır. Ruhsal çöküntü halinin uygun tedavisi ile bu hastalarda hem moral hem de beden hareketliliği bakımından iyileşme gözlenir.
Unutkanlık (Demans): Birçok hasta, Parkinson hastalığına bağlı olarak hareketleri ileri derecede kısıtlanmış ve günlük yaşamları bağımlı hale gelmiş olsa bile zihinsel faaliyetlerini normal olarak sürdürür. Bununla birlikte, Parkinson hastalığının ileri dönemlerinde ve özellikle ileri yaşlarda hastaların yaklaşık %40’ında hafif-orta derecede unutkanlık, yakın bellek kusurları, dikkat ve uyanıklıkta dalgalı bir seyir ve hayaller görme ortaya çıkabilir. Parkinson hastalığında bellek sorunları normal topluma göre 2-3 kat daha sıklıkla gelişebilir. Parkinson ile Alzheimer hastalıkları nadiren birlikte bulunabilir. Hafıza kusurlarının gelişmesinde, ileri yaşlardaki kişilerin beyinlerinde kılcal damar tıkanmaları, inme geçirmiş olma ya da normal basınçlı hidrosefali gibi unutkanlığa yol açabilecek başka nedenlerin de rolü olabileceği akılda tutulmalıdır.
Ağrılar ve duysal yakınmalar: Parkinson hastalığında pek sık olmamakla birlikte ağrılar görülebilir. Ağrı yakınması olan hastalarda öncelikle ağrıya neden olabilecek diğer hastalıkları dışlamak gerekir. Ağrılar, hastaların yaşlarıyla uyumlu olarak, bir eklem hastalığı, romatizmal hastalıklar, kas krampları, eğik duruş, uzamış hareketsizliğe bağlı diğer mekanik faktörler ve distoni olarak bilinen uzuvları istemsiz olarak bükücü hareketler veya kemik erimesine (osteoporoz) bağlı olabilir. Ağrıya yol açan başka bir neden bulunmazsa Parkinson hastalığı sorumlu tutulabilir. Ağrıların, özellikle hastalık belirtilerinin baskın olduğu vücut yarısında belirgin olduğu dikkati çeker. Hastalığı erken yaşlarda başlayan hastalarda hareket yavaşlığı ortaya çıkmadan haftalar önce uzuvlarda ağrılar kendini gösterebilir. Keza kas sertliği de ağrılara yol açabilir. Omurgada bir hastalık yoksa sık rastlanan bel ağrısı, genellikle hastaların öne eğik duruşlarından ileri gelebilir. Levodopa içeren ilaç kullanan ve ilacın etki süresinin kısalmış olduğu hastalarda, özellikle “kapanma” yani “kötü” dönemlerde vücutta yaygın ve bazen çok şiddetli ağrılar olabilmektedir. Nitekim bu hastalarda levodopa içeren ilaç verildiğinde diğer Parkinson belirtilerinin düzelmesiyle birlikte ağrı da ortadan kalkar. Bazen de ilaç dozu gereğinden fazla artırılmış olan hastalarda kaslarda yaygın ağrılar ortaya çıkabilir. Bunların dışında Parkinson hastaları vücutlarının bazı yerlerinde üşüme veya sıcaklık hissi duyabilirler. El veya ayaklarda üşüme hissi düzensiz olarak ortaya çıkar. Bu his bazen haftalarca olmayabileceği gibi, bazen de günde birkaç kez olabilir. Hastanın ellerini tutan bir kişi soğuk olarak algılamamasına karşın, hasta eldiven giymeye gerek duyabilir. Ayaklarının üşüdüğünden yakınan hastalar yaz-kış yün çorapla yatar. Bu yakınmalar genellikle uygun dozlardaki Parkinson ilaçlarıyla düzelir
Koku duyusunun kaybı: Parkinson hastalığının hareket bozukluğuyla ilgili belirtilerinin ortaya çıkmasından yıllarca önce koku duyusunun kalitesinde giderek azalma bazen de tam bir kayıp olabileceği kanıtlanmıştır. Ancak, koku duyusunda azalma sorununun başka iyi huylu nedenlere bağlı olabileceğini de vurgulamak gerekir.
Uykusuzluk: Parkinson hastalığında uykusuzluğun pek çok nedeni vardır. Uykuya dalma güçlüğü veya uykudan sık uyanmalar söz konusu olabilir. Hastanın hareket azalması ve kas sertliğine bağlı olarak yatakta istediği gibi dönememesi uykusunu bozabilir. Kiminde şiddetli titreme uykuya dalmayı engeller. Diğer yandan geceleri sık idrara çıkma gereksinimi duyan hastalarda da uyku düzeni bozulur. Keza, ruhsal çöküntü hali olan hastalarda uykusuzluk sıktır. Parkinson hastalarının bazılarında uykuda uyku kalitesini bozacak düzeyde, kollar veya bacaklarda istemsiz sıçramalar, bazen de sürekli biçimde bacaklarda hareket etme dürtüsü (huzursuz bacak sendromu), rüyada görülen eylemleri yapma ve bağırma (REM uykusu davranış bozukluğu) ya da anlık nefes tıkanmaları (uyku apne sendromu) söz konusu olabilmektedir. Parkinson tedavisinde kullanılan levodopa geç saatlerde yüksek dozda alındığında seyrek olarak uykusuzluğa yol açabilir.
Uykuda hareketlilik (REM uykusu davranış bozukluğu): Sağlıklı kişilerde, uykunun biyoelektrik olarak beş dönemi bulunur. Uykuda rüyaların görüldüğü dönemde vücuttaki kaslar gevşer ve buna hızlı göz küresi hareketleri eşlik eder. Uykunun bu dönemine REM uykusu adı verilir. REM döneminde kaslarında gevşeme olmayan bazı Parkinson hastaları rüyalarını canlı yaşarlar, başka bir deyişle rüyada gördükleri olaylardaki beden hareketlerini yatakta yaparlar, konuşur ya da bağırabilirler. Sıklıkla kabus içerikli olan rüyaları sırasında, rüyanın içeriğiyle uyumlu olarak, gördükleri kişilerle dövüşme, yumruk veya tekme atma gibi hareketleri yatakta yaparlar. Bu sırada sıklıkla eşlerine “farkında olmadan” zarar verebilir veya yumruk atabilirler, hatta bazen yataktan düşerek kendilerine zarar verebilirler. Hastalar bu şiddet içerikli davranış sırasında uyanırlarsa rüyalarını hatırlayabilirler, buna karşın kimisi de hiç bir şey hatırlamaz. “REM uykusu davranış bozukluğu” adı verilen bu durum erkek hastalarda daha sık görülür.
Gündüz uyuklama hali: Özellikle gece uykusu kaliteli olmayan hastalar gün içinde sık sık uykuya dalma eğilimi gösterirler. Bu durumdaki hastalarda yukarıda anlatılan uykusuzluk nedenlerinin yanı sıra ağır horlama durumu sorgulanmalı ve gerekli çözüm yolları araştırılmalıdır. Bu durum ileri hastalık evresindeki ve ileri yaşlı hastalarda, ayrıca unutkanlığı olanlarda daha sıktır. Bunların dışında nadiren bazı Parkinson ilaçları da gündüz uykululuğa neden olabilmekte ve trafikte araç kullanan hastalar için tehlike yaratabilmektedir.
Diğer belirtiler
Gözlerde kızarıklık (Konjonktivit): Sağlıklı bir kişide toz zerrecikleri gibi rahatsızlık verici çeşitli maddeler gözün sık kırpılması ile uzaklaştırılabiliyor iken, bazı Parkinson hastasında azalmış göz kırpma hareketleri nedeniyle bunlar birikir ve gözlerde kızarıklığa, yanmaya ve kaşıntıya neden olabilir.
Görme sorunları: İleri evredeki bazı Parkinson hastalarında bilgisayar ekranı ve kitap okumakta zorluk gelişebilir. Böyle hastalar bulanık görme nedeniyle göz hekimine başvurduklarında genellikle, görme keskinliğine, kırılma kusuruna veya görmeye ilişkin bir sorun saptanmaz; esas sorun göz hareketleriyle ilgilidir. Göz kürelerinin aşağıya doğru hareket kaybı parkinsonizm başlığı altında sözü edilen ilerleyici supranükleer felç hastalığına özgüdür. Parkinson hastalığında göz kürelerini yukarı ve sağa-sola hareket ettiren kasların uyum içinde çalışması kısmen bozulabilir. Bir satır yazıyı uygun bir biçimde taramak için gözlerde uygun kaydırma hareketleri yavaşlar. Böylece, hasta harfleri ve kelimeleri izlemekte zorlanır. Aynı durum otomobil kullanırken göz kürelerinin yolu ve aynaları tarama hareketlerinde yetersizliğe ve ani karar vermek gerektiğinde sürüşte emniyetsizliğe yol açabilir. Retinada da dopamin eksikliği söz konusu olduğundan, bazı Parkinson hastalarının parlaklık ve mavi-sarı renkleri algılamasında kusurlar gelişebilir, bu da trafik lambalarının ışıklarını ayırt edememeye yol açar. Görme sorunları ayrıca düşmeye de neden olabilir.
Türkiye Parkinson Hastalığı Derneği’nden alıntıdır.
Teşekkür ederim. Emeğinize sağlık