H Harfi İle Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler, Anlamları
H Harfi İle Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler
- haber: havadis, söylenti,
- haberleşmek: mektuplaşmak, telefonlaşmak, muhabere etmek,
- haberdar: haberli,
- haberci: ulak.
- habib: sevgili,
- habis: kötü.
- hacet: gerek, gereklik,
- hadise: olay.
- hafakan: sıkıntı,
- hafıza: bellek, anlak,
- hafi: gizli, saklı,
- hafif: 1. kolay. 2. hoppa. 3.az, fazla olmayan,
- hafiflemek: ağırlığı azalmak, kolaylaşmak, şiddeti azalmak.
- hafifsemek: önemsememek, küçümsemek, mühimsememek.
- hafriyat: kazı.
- hain: zararlı.
- Hak: Allah, Tanrı.
- hak: 1. adalet. 2. doğruluk.3. emek, pay. 4. kazanç,
- hakaret: aşağılama,
- hakça: doğrulukla,
- hakeza: öyle.
- hakikat: gerçek,
- hakikaten: gerçekten,
- hakikatli: vefalı,
- hakikatsiz: vefasız,
- hâkim: 1. egemen, 2. yargıç,
- hakimiyet: egemenlik,
- hakkaniyet: hak, adalet,doğruluk,
- hakir: değersiz, hor, adî.
- haklamak: 1. hakkından gelmek. 2. yenmek,
- haklı: doğru, yerinde, uygun,
- haksever: doğrucu,
- hâl: durum,
- hâlâ: henüz,
- halik: yaratan.
- halis: temiz, katışıksız, arı, saf.
- hâlsiz: derman, yorgun, bitkin.
- halûk: ahlâklı,
- ham: olmamış, işlenmemiş,
- hamarat: becerikli,
- hami: koruyucu, kayırıcı,
- hamile: gebe.
- hamle: atılış, saldırış,
- hane: ev, konut,
- hantal: kocaman, kaba.
- harap: yıkık, viran,
- hararet: sıcaklık,
- hararetlenmek: canlanmak,çoşmak, kızışmak,
- hararetli: coşkun,
- harcamak: sarf etmek,
- harç: masraf,
harcırah: yolluk,
- hareket: 1. devinme. 2. davranış. 3. zelzele. 4. cereyan. 5. akım.
- hareketsiz: durgun,
- harıl harıl: bol bol.
- harici: dıştan,
- hariç: dış.
- harikulade: olağanüstü,
- haris: 1. doymaz, aç gözlü. 2. hırslı. 3. istekli,
- harp: savaş,
- has: özgü.
- hasbıhal: dertleşme, söyleşi,
- hasılat: 1. ürün. 2. gelir,
- hasım: düşman,
- hasis: cimri.
- hassas: duygulu, içli, alıngan,
- hassasiyet: titizlik,
- hastalık: illet,
- haşarat: böcekler,
- haşarı: yaramaz,
- haşin: sert, kinci, katı, gaddar.
- haşinlik: sertlik,
- haşlamak: paylamak, azarlamak,
- haşmet: görkem,
- hat: 1. çizgi. 2. yazı. 3. yol.
- hata: yanlış, yanlışlık,
- hatıra: anı.
- hatırlamak: anımsamak,
- hatırlatmak: uyarmak, ihtar etmek,
- hatun: kadın, havadis: haber,
- havalı: havadar,
- havai: 1. değersiz. 2. uçan. 3. hoppa.
- havali: çevre, dolayı, bölge,
- hayâ: utanç, sıkılma,
- hayal: düş.
- hayâsız: utanmaz, arlanmaz,
- hayâsızlık: utanmazlık,
- hayat: yaşam, ömür, canlılık,
- hayatî: 1. önemli. 2. yaşamla ilgili,
- haydut: eşkiya.
- hayıflanmak: acınmak, üzülmek,
- hayın: hain.
- Hayır: 1. lütuf. 2. iyilik. 3.fayda. 4. yarar. 5. sevap,
- hayırsever: yardımsever, hayırsever, iyilikçi.
- hayırsız: vefasız, yararsız,
- haylaz: afacan,
- hayret: şaşma,
- hayli: çok, epey.
- haysiyet: onur.
- hayran olmak: 1. şaşmak. 2.duygulanmak,
- hazan: sonbahar,
- hazır: hazırlıklı, tetikte, amade.
- hazım: sindirme,
- hazırlop: emeksiz,
- hazin: üzücü, acıklı, elim.
- hazmetmek: sindirmek,
- hazzetmek: hoşlanmak, beğenmek.
- hedef: amaç, erek, ülkü.
- hediye: armağan,
- hekim: doktor,
- helâ: tuvalet, apteshane, yüz numara,
- hele: özellikle,
- hemen: çabucak,
- henüz: şimdi, az önce.
- hep: daima, tamamiyle.
- hesap: 1. aritmetik. 2. tahmin. 3. oranlama,
- hesaplamak: saymak,
- hesaplı: ölçülü, tasarlanmış,
- heves: istek, arzu.
- heyhat: yazık,
- heykelcilik: heykeltraşlık.
- hezimet: bozgun,
- hımbıl: 1. miskin, budala. 2.tembel. 3. uyuşuk,
- hır: kavga, dalaş,
- hırçın: huysuz,
- hırs: 1. aç gözlülük, tamah.2. öfke.
- hırslanmak: öfkelenmek,
- hırsızlık: çalma,
- hısım: akraba.
- hışım: öfke.
- hıyanet: 1. hainlik. 2. ihanet. 3.vefasızlık. 4. aldatma.
- hız: çabukluk, sürat,
- hızlı: süratli,
- hibe: bağış,
- hicap: utanma, utanç,
- hiciv: yergi,
- hicran: ayrılık,
- hiddet: öfke, kızgınlık,
- hikâye: öykü.
- hilâf: 1. ters, aykırı. 2. yalan,
- hile: 1. entrika. 2. dolap. 3.oyun. 4. düzen,
- hilkat: yaradılış,
- himaye: korunma, esirgeme,
- himmet: 1. kayırış, yardım. 2.emek.
- hipotez: varsayım,
- his: 1. duygu. 2. sezme,
- hisli: duygulu,
- hissedar: paydaş,
- hissi: duygusal,
- hitabe: söylev,
- hizmet: 1. görev, iş. 2. kulluk.
- hizmetçi: uşak.
- hizmetli: müstahdem,
- hor: değersiz, aşağı,
- hoş: beğenilen, güzel,
- hoşgörü: 1. tahammül. 2. müsamaha. 3. tolerans.
- hoşlanmak: sevmek, beğenmek,
- hoşnut: memnun,
- hoşsohbet: şakacı,
- hububat: tahıl.
- Huda: Tanrı, Allah, Çalap.
- hudut: sınır.
- hudutsuz: sınırsız, sonsuz,
- hulâsa: özet, kısacası,
- hülya: kuruntu, hayal,
- huraç: çıban.
- husumet: 1. hasımlık. 2. düşmanlık.
- husus: iş, konu, madde, özellik.
- hususî: özel.
- hususiyet: 1. özellik. 2. ahbaplık,
- hususuyle: özellikle,
- huy: 1. mizaç. 2. yaradılış. 3.tabiat. 4. âdet.
- huylanmak: işkillenmek,
- huysuz: geçimsiz,
- huzur: 1. rahatlık. 2. dinçlik. 3. kat, makam,
- huzursuz: tedirgin,
- hücum: atılma, saldırma.
- hüküm: 1. yargı. 2. önem. 3.egemenlik. 4. şiddet,
- hükümlü: mahkûm,
- hükümranlık: hâkimiyet,
- hükümsüz: geçersiz,
- hüner: ustalık,
- hünkâr: padişah.
- hür: özgür,
- hürmet: saygı,
- hürriyet: özgürlük,
- hüviyet: kimlik,
- hüzün: üzgünlük,
- hüzünlü: 1. üzücü. 2. üzgün.