1. Haberler
  2. GENEL
  3. K Harfi İle Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler, Anlamları

K Harfi İle Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler, Anlamları

K Harfi İle Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler, Anlamları
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

K Harfi İle Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler, Anlamları

K Harfi İle Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler, Anlamları

K Harfi İle Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler

  • kaba: 1. görgüsüz, özensiz,çirkin. 2. hantal,
  • kabadayı: yılmaz, korkusuz, babayiğit, külhanbeyi,
  • kabahat: suç, kusur,
  • kabahatli: suçlu,
  • kabahatsiz: suçsuz,
  • kabarmak: 1. taşmak. 2. şişmek. 3. artmak. 4. kafa tutmak,
  • kabartı: tümsek, çıkıntı,
  • kabız: peklik,
  • kabil: olabilir, olası,
  • kabile: boy, oymak,
  • kabiliyet: yetenek,
  • kabiliyetli: yetenekli, becerikli.
  • kabiliyetsiz: yeteneksiz, beceriksiz,
  • kabir: mezar, gömüt.
  • kabristan: mezarlık, gömütlük.
  • kâbus: karabasan, sıkıntı,
  • kabza: tutak, sap.
  • kaçık: deli.
  • kaçmak: ayrılmak, kaçınmak, sızmak, uzaklaşmak,
  • kademe: basamak, derece,
  • kademli: uğurlu,
  • kader: alın yazısı, baht, mukedderat, yazgı, talih,
  • kadir: 1. güçlü. 2. muktedir,
  • kadirşinas: değerbilir, iyilikçi
  • kafa: 1. baş. 2. zihniyet,
  • kafalı: anlayışlı, bilgili,
  • kafatasçılık: ırkçılık,
  • kâfi: yeter,
  • kâfir: dinsiz,
  • kafiye: uyak.
  • kağan: hakan, han.
  • kahır: üzüntü,
  • kâhil: erişkin.
  • kahraman: 1. batır, alp. 2. yiğit.
  • kahretmek: 1. ezmek. 2. çok üzmek. 3. içlenmek,
  • kahve: kahvehane,
  • kaide: 1. kural. 2. taban.
  • kâinat: 1. evren. 2. acun. 3.el gül. 4. herkes,
  • kakışmak: itişmek, dürtüşmek.
  • kakmak: itmek,
  • kaknem: sıska, kuru.
  • kalbi: içten, yürekten,
  • kalımlı: baki, ölümsüz, zevalsiz,
  • kalımsız: fani.
  • kalıt: miras.
  • kalıtım: 1. soya çekim. 2. irsiyet,
  • kalıtsal: irsi.
  • kalifiye: yetişmiş,
  • kalite: nitelik,
  • kalitesiz: kötü.
  • kalkışma: girişmek,
  • kalp: 1. yürek. 2. düzme, sahte.
  • kalpsizlik: merhametsizlik.
  • kamet: boy.
  • kamga: yonga.
  • kâmil: olgun, erişkin, yetkin.
  • kâmilen: büsbütün, toptan.
  • kampana: çan.
kamu: halk.
  • kamulaştırmak: istimlâk etmek.
  • kanaat: kanı.
  • kanaatkâr: gözü tok.
  • kancık: 1. dişi. 2. dönek,
  • kandırıcı: 1. inandırıcı. 2. aldatıcı.
  • kandırmak: 1. ikna etmek. 2. aldatmak,
  • kanı: kanaat,
  • kanıt: delil.
  • kanıtlamak: ispat etmek,
  • kani: inanmış,
  • kanun: yasa.
  • kanuni: yasal.
  • kapamak: 1. tıkamak. 2. engellemek. 3. örtmek,
  • kapital: anamal,
  • kapitalist: sermayedar,
  • kapitalizm: anamalcılık,
  • kaplıca: ılıca.
  • kapmak: 1. yakalamak. 2. koparmak. 3. bellemek,
  • kâr: kazanç, fayda,
  • kara: toprak, kıta.
  • kara: siyah, esmer,
  • karahumma: tifo.
  • karakter: kişilik, seciye,
  • karalamak: 1. yazmak, çizmek. 2. leke sürmek.
  • karamsar: kötümser, üzgün, bedbin.
  • karar: 1. kesin yargı. 2. azim. 3. ölçülü,
  • kararlı: düzenli,
  • kararlılık: istikrar,
  • kararsız: 1. oynak, düzensiz. 2. ikircimli,
  • karartı: siyahlık,
  • kareli: damalı,
  • kargaşa: fitne,
  • kargı: mızrak, kamış,
  • karışık: düzensiz,
  • karışıklık: düzensizlik, kargaşa.
  • karışma: müdahale,
  • karıştırıcı: bozguncu,
  • karıştırmak: 1. kurcalamak. 2. karmak,
  • karikatürcü: karikatürist,
  • kârlı: kazançlı,
  • karşılamak: rastlaşmak,
  • karşılaştırma: mukayese, kıyaslama,
  • karşılık: 1. mukabele. 2. yanıt. 3. bedel,
  • karşılıklı: mütekabil,
  • karşılıksız: 1. cevapsız, yanıtsız. 2. bedelsiz.
  • karşın: rağmen,
  • karşıt: zıt.
  • karşıtçı: aleyhtar,
  • karşıtduygu: antipati.
  • karşıtlık: zıddiyet,
  • kart: 1. yaşlı. 2. kartpostal,
  • karton: mukavva,
  • kas: adale.
  • kasavet: üzüntü, sıkıntı,
  • kasır: köşk.
  • kasıt: amaç, erek, istek,
  • kasten: kasıtla, isteyerek,
  • kastetmek: 1. amaçlamak. 2.kıymak, kötülük etmek,
  • kasvet: sıkıntı,
  • kasvetli: sıkıntılı,
  • kâşif: bulan, bulucu,
  • katarakt: perde, akbasma.
  • katetmek: 1. bölmek. 2. (yol) almak.
  • katı: 1. sert. 2. şiddetli. 3.acımasız. 4. hoşgörüsüz,
  • katışıksız: saf.
  • kafi: kesin.
  • katileşmek: kesinleşme,
  • kâtip: yazman,
  • katiyen: kesinlikle,
  • katiyet: kesinlik,
  • katkı: ilâve, pay, yardım.
  • katlanmak: tahammül etmek, dayanmak,
  • katletmek: öldürmek,
  • katliam: kırım,
  • katmak: eklemek,
  • katman: tabaka, kavga: dövüş.
  • kavi: dayanıklı, güçlü, zorlu,
  • kavil: sözleşme, kavim: budun,
  • kavis: yay, eğmeç,
  • kavram: mefhum,
  • kavramak: 1. anlamak. 2. sıkıça tutmak,
  • kavurmak: 1. kızartmak. 2.kurutmak,
  • kavuşmak: 1. erişmek. 2. varmak. 3. birleşmek,
  • kavzamak: 1. sıkı tutmak. 2.
  • korumak, kaybetmek: yitirmek,
  • kaybolmak: yitmek,
  • kaydetmek: yazmak,
  • kaygan: kaypak, kayağan,
  • kaygı: tasa, düşünce,
  • kayın birader: kayın,
  • kayın peder: kaynata,
  • kayın valide: kaynana,
  • kayıp: 1. yitme. 2. yitik.
  • kayırıcılık: iltimasçılık,
  • kayırmak: 1. korumak. 2. iltimas etmek,
  • kayıtsız: 1. aldırmaz, umursamaz. 2. ilişiksiz,
  • kaynak: 1. memba, pınar. 2.menşe,
  • kaynamak: fokurdamak,
  • kaynaşmak: 1. birleşmek. 2. sıkı fıkı olmak. 3. hareketlilik,
  • kaza: 1. ilçe. 2. kötü olay.
  • kazara: rast gele.
  • kazanç: kâr.
  • kazı: 1. hafriyat. 2. hâk.
  • kazıbilim: arkeoloji,
  • kazmak: hakketmek,
  • keçilik: inatçılık,
  • keçiyolu: patika,
  • keder: acı.
  • kederlenmek: üzülmek, tasalanmak,
  • kederli: acılı, acıklı,
  • kedersiz: acısız,
  • kefalet: kefillik,
  • kehanet: kâhinlik,
  • kelâm: söz.
  • kem: kötü.
  • kemal: olgunluk, yetkinlik.
  • Kemalizm: Atatürkçülük,
kemirici: kemiren,
  • kemiyet: nicelik,
  • kemlik: kötülük,
  • kenar: kıyı.
  • kendir: kenevir,
  • kent: şehir,
  • kentsoylu: burjuva,
  • kerata: çekecek,
  • kere: defa, kez.
  • kerhen: 1. istemeyerek. 2. iğrenerek,
  • kesafet: yorgunluk,
  • kesif: yoğun.
  • kesilmek: 1. dinmek. 2. yorulmak. 3. bitkinleşmek. 4. makaslanmak. 5. kapatılmak. 6. beğenmek,
  • kesin: değişmez, kati.
  • kesinlik: katiyet,
  • kesinlikle: mutlaka,
  • kestirmek: tahmin etmek,
  • keşfetmek: bulmak,
  • keşif: bulma, bulgu,
  • keşiş: rahip,
  • keyfi: keyfince,
  • keyfiyet: nitelik,
  • keyifli: neşeli,
  • keyifsiz: rahatsız.
  • kez: defa, kere, sefer,
  • kılavuz: rehber,
  • kılık: kıyafet,
  • kımıltı: hareket,
  • kınama: ayıplama,
  • kınnap: sicim,
  • kıraat: okuma,
  • kıraç: çorak,
  • kırgın: gücenmiş,
  • kırıcı: gücendirici.
  • kırıklık: rahatsızlık,
  • kırım: katliam,
  • kırıtmak: cilvelenmek,
  • kırmak: 1. parçalamak. 2. katlamak. 3. öldürmek. 4. azaltmak. 5. yok etmek,
  • kısıtlamak: sınırlamak,
  • kıskanmak: çekememek, imrenmek, haset etmek,
  • kısmık: cimri,
  • kıssa: öykü, fıkra,
  • kıstas: ölçü.
  • kışkırtmak: tahrik etmek,
  • kıt: az.
  • kıtlık: azlık,
  • kıvam: koyuluk, tav.
  • kıvanç: sevinç, haz, övünç,
  • kıvanmak: iftihar etmek, memnun olmak.
  • kıvrak: 1. canlı, atik. 2. derli toplu,
  • kıyafet: kılık.
  • kıyaslamak: karşılaştırmak, oranlamak, mukayese etmek.
  • kıyı: 1 kenar. 2. sahil,
  • kıyıcı: gaddar.
  • kıymak: 1. doğramak. 2. esirgememek,
  • kıymet: değer,
  • kızan: delikanlı,
  • kızışmak: şiddetlenmek,
  • kızmak: öfkelenmek,
  • kibirlenmek: büyüklenmek.
  • kifayet: yeterlik,
  • kile: ölçek,
  • kilitlemek: kapamak,
  • kimisi: bazısı,
  • kimsesizlik: yalnızlık,
  • kimyager: kimyacı,
  • kimyasal: kimyevi,
  • kimyevi: kimyasal,
  • kin: hınç, garaz,
  • kindar: kinci,
  • kiralamak: tutmak,
  • kirli: pis.
  • kisve: kılık,
  • kişi: şahıs.
  • kişileştirme: teşhis,
  • kişilik: şahsiyet,
  • kişioğlu: insan,
  • kişisel: şahsi,
  • kişizade: soylu,
  • kitâbe: yazıt, ki tara: gitar,
  • kitle: yığın,
  • kliring: takas,
  • koca: zevç.
  • kocamak: ihtiyarlamak, yaşlanmak,
  • kocaman: iri.
  • kodes: hapishane,
  • kof: boş, değersiz,
  • koğmak: kovmak,
  • koğuşturmak: takip etmek,
  • kol: dal, branş,
  • kolayca: kolaylıkla,
  • kolektif: ortaklaşa,
  • kolektivizm: ortaklaşacılık,
  • kollamak: korumak, gözetmek.
  • koltuklama: kompliman,
  • komedi: güldürü,
  • komik: gülünç,
  • komite: encümen,
  • kompetan: uzman,
  • komple: 1. dolu. 2. takım.
  • kompliman: koltuklama.
  • komut: emir.
  • komuta: kumanda.
  • komutan: kumandan.
  • komutanlık: kumandanlık.
  • konaklamak: gecelemek.
  • konfor: rahatlık.
  • konkav: içbükey.
  • kontrol: denetim.
  • konu: mevzu.
  • konuk: misafir.
  • konukluk: misafirhane.
  • konuksever: misafirperver.
  • konum: 1. vaziyet. 2. durum. 3. pozisyon.
  • konuşkan: dilbaz.
  • konuşma: konferans.
  • konut: mesken, ev.
  • konvoy: kafile.
  • koridor: aralık.
  • korkak: tabansız, yüreksiz,ödlek.
  • korku: tehlike, kaygı.
  • korkulu: tehlikeli.
  • koruma: himaye.
  • korumak: 1. savunmak. 2.önlemek. 3. esirgemek.
  • koruyucu: hami.
  • koşuk: 1.manzume. 2. nazım.
  • koşul: şart.
  • koşut: paralel.
  • kotarmak: tamamlamak, bitirmek.
  • kovmak: çıkarmak, uzaklaştırmak.
kovuk: oyuk.
  • kovuşturma: soruşturma, araştırma, takibat.
  • kovuşturmak: takip etmek.
  • koyulmak: 1. girişmek, teşebbüs etmek. 2. koyulaşmak.
  • köhne: 1. eskimiş. 2. çağdışı.
  • kök: 1. dip, temel, esas. 2.kaynak, köken.
  • kökleşmek: yerleşmek.
  • kör: amâ, görmez.
  • kör kuyu: susuz kuyu.
  • körpe: taze.
  • kötek: dayak.
  • kötü: 1. fena. 2. zararlı. 3.tehlikeli.
  • kötümser: bedbin.
  • kraliyet: krallık.
  • kriter: ölçüt.
  • kritik: 1. eleştiri. 2. nazik. 3.tehlikeli. 4. endişeli.
  • kroki: taslak.
  • kudret: güç.
  • kudurgan: azgın,
  • kullanmak: 1. çalıştırmak. 2. yararlanmak. 3. değerlendirmek. 4. yönetmek. 5. işletmek. 6. istismar,
  • kumandan: komutan,
  • kumanya: azık.
  • kumluk: kumsal,
  • kundura: ayakkabı,
  • kural: kaide.
  • kurcalamak: 1. karıştırmak. 2. araştırmak,
  • kurk: kuluçka,
  • kurtulmalık: fidye,
  • kuru: 1. sıska. 2. yavan. 3. susuz. 4. nemsiz. 5. çıplak. 6. monoton,
  • kurul: heyet,
  • kuruluş: tesis.
  • kurum: 1. müessese, tesis. 2.büyüklenme.
  • kurumak: 1. zayıflamak. 2. cılızlaşmak. 3. sertleşmek. 4. cansızlaşmak,
  • kuruntu: evham,
  • kuşku: şüphe.
  • kutlamak: tebrik etmek,
  • kutlu: mübarek,
  • kutsal: mukaddes,
  • kutsi: kutsal.
  • kuvvet: 1. güç. 2. derman. 3.mecal. 4. nüfuz. 5. cebir,
  • kuvvetlenmek: güçlenmek,
  • kuvvetli: zorlu, şiddetli, güçlü.
  • kuytu: tenha, sessiz,
  • kuzulamak: yavrulamak,
  • küçücük: ufacık,
  • küçük: ufak.
  • küçülmek: ufalmak,
  • küfretmek: sövmek,
  • küfür: sövgü.
  • kükremek: bağırmak,
  • külfet: sıkıntı, yorgunluk,
  • külliyen: tamamen, büsbütün,
  • kültür: bilgi, ilim, irfan, malumat,
  • kümelenmek: yığılmak,
  • küs: dargın, küsmüş,
  • küsmek: darılmak,
  • küstah: 1. terbiyesiz. 2. kaba. 3. saygısız,
  • kütüphane: kitaplık.

 

K Harfi İle Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler, Anlamları
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Onlarnediyo.Com ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin