İ Harfi İle Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler, Anlamları
İ Harfi İle Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler
- iade: geri verme,
- iane: yardım,
- ibadet: tapınma,
- iblis: 1. şeytan. 2. kötü, düzenci.
- ibret: öğreti, örnek, ders.
- icabet: uyma, kabul,
- icap: gerek, gereklik,
- icar: kira.
- icat: yaratma, bulma,
- icazet: izin, müsaade,
- icraat: iş, işler,
- iç: dahil,
- iç açıcı: ferah,
- içbükey: konkav,
- içerik: muhteva,
- içkili: sarhoş.
- için için: gizli gizli, yavaş yavaş,
- içli: duygulu.
- içli dışlı: senli benli, teklifsiz.
- içten: samimi,
- içtima: toplanma,
- içtimai: toplumsal, sosyal.
- idam: öldürme,
- idare: yönetim,
- idareci: yönetici,
- idareli: tutumlu,
- iddia: sav.
- ideal: 1. ülkü, amaç, gaye. 2.mükemmel,
- idman: jimnastik,
- idrak: anlayış, erişme, algı.
- ifade: anlatım,
- iffet: namus, ırz, şeref,
- iflâh: kurtuluş, onma.
- iflas: batma.
- iftihar: övünç, övünme, kıvanç,
- iğrenç: iğrendirici.
- ihanet: hainlik, hıyanet,
- ihbar: bildirme, duyurma, haber verme,
- ihlâl: bozma.
- ihmal: boşalma, savsaklama,
- ihracat: dış satım,
- ihraç etmek: çıkarmak,
- ihsan: 1. lütuf. 2. inayet. 3. bağışlama.
- ihtar: hatırlatma, uyarma,
- ihtilâf: ayrılık,
- ihtimam: özen.
- ihtiram: saygı,
- ihtiras: tutku, arzu.
- ihtişam: görkem, haşmet,
- ihtiva: kapsama,
- ihtiyaç: gereksinim,
- ihtiyar: yaşlı,
- ihtiyari: serbest,
- ihtiyarlamak: yaşlanmak,
- ikamet: oturma, eğleşme,
- ikametgâh: konut,
- ikaz: uyarma,
- ikilik: anlaşmazlık,
- ikircim: tereddüt,
- ikmal: bütünleme, tümleme.
- ikna: inandırma, kandırma,
- ikrah: iğrenme,
- ikrar etmek: kabul etmek, söylemek,
- iktidar: güç.
- iktisat: tutum, ekonomi,
- iktisatçı: ekonomist,
- il: vilâyet.
- ilâç: deva, çare, merhem.
- İlâh: Tanrı.
- İlahi: Tanrısal,
- ilân: duyuru.
- ilâve: ek.
- ilçe: kaza.
- ilelebet: ebediyen, sonsuza dek.
- ilenme: beddua, lânet, intizar,
- ileri gelen: eşraf,
- ileride: gelecekte,
- iletmek: götürmek, ulaştırmak,
- ilgi: alâka,
- ilginç: enteresan,
- ilgisiz: kayıtsız, yabancı, aldırışsız, vurdum duymaz, alâkasız,
- ilham: esin.
- ilinti: ilgi.
- ilişkin: ait.
- iliştirmek: asmak,
- ilk: birinci, evvelki, önceki, evvel,
- ilkbahar: nevbahar.
- ilke: prensip, kural, yöntem,
- ilkel: gayrimedeni, iptidai,
- ilkin: önce, başta,
- illet: hastalık,
- iltica: sığınma,
- iltifat: ilgilenme,
- iltimas: kayırma,
- im: işaret, belirti, iz.
- ima: üstü kapalı, anlamlı, belirsiz,
- imal: yapım,
- imalâthane: yapımevi,
- imar: bayındırlık,
- imge: hayal,
- imha etmek: yok etmek,
- imik: boğaz, gırtlak,
- imkân: olanak,
- imrenme: gıpta,
- imtihan: sınav,
- imtiyaz: ayrıcalıklı,
- inanca: teminat,
- inanç: itikat.
- inanma: aklı yatma, kanma,
- inayet: lütuf, iyilik, yardım,
- ince: duygulu, kibar, nazik,
- incelmek: 1. zayıflamak. 2.kibarlaşmak,
- indirimli: ucuz, tenzilâtlı,
- inkılâp: devrim,
- inkisar: ilenme, beddua,
- insaf: 1. adalet. 2. insanlık.3. merhamet,
- insan: 1. can, fert. 2. kişi. 3.birey. 4. fert. 5. adam.
- insancıl: cana yakın,
- intizam: düzen.
- intizar: 1. ilenme. 2. bekleme, gözleme,
- ipsiz: serseri,
- iptilâ: düşkünlük,
- ipucu: belirti, delil,
- irade: isteme, buyruk,
- irdelemek: tetkik,
- irfan: bilgi,
- iri: büyük,
- irin: cerahat,
- irtibat: ilgi, bağlantı,
- irtifa: yükseklik,
- isabet: yerindelik, yanılmazlık.
- isabetli: uygun, yerinde,
- ishal: sürgün,
- isim: ad.
- iskân: yurtlanma, yerleşme.
- ismet: namus.
- ispat: kanıt.
- israf etmek: harcamak.
- istek: arzu.
- istemek: dilemek.
- isteyerek: bile bile.
- istibdat: baskı.
- istidat: yetenek, kabiliyet.
- istif: yığma.
- istifade: yararlanma, faydalanma.
- istifham: soru.
- istifrağ: kusma,
- istihkak: hak.
- istikamet: yön.
istikbal: gelecek, âti.
- istiklâl: bağımsızlık,
- istikrar: düzen,
- istikraz: borç.
- istilâ: bürünme, basma, salgın.
- istimlâk: kamulaştırma,
- istirahat: dinlenmek,
- istirham: yalvarma,
- istismar: sömürme, yararlanma.
- istisnai: özel, ayrık,
- istişare: danışma,
- isyan: ayaklanma,
- iş: çalışma, görev, meslek,
- işaret: 1. iz, belirti. 2. im.
- işitmek: duymak,
- işgüzar: becerikli,
- işlem: muamele,
- işleme: nakış,
- işlev: fonksiyon, görev,
- işlik: atölye,
- işsiz: aylak, boş, avare.
- iştahsız: boğazsız,
- iştirak: katılma,
- itaat: baş eğme.
- ithalat: dış alım.
- itham: suçlama,
- itibar: saygınlık,
- itikat: inanç, iman.
- itimat: güven,
- itina: özen.
- itiraz: karşı durma,
- itiyat: alışkanlık, huy.
- ittifak: uyuşma, bağdaşma,
- ittihat: birleşme,
- ivedi: acele.
- iyelik: mülkiyet, sahiplik,
- iyi: mükemmel, eksiksiz,
- iyicene: çokça,
- izah: açıklama,
- izdiham: 1. kalabalık. 2. sıkışma. 3. yığılma,
- izdivaç: evlenme,
- izin: müsaade, ruhsat,
- izleme: takip etmek,
- izlenim: intiba, izzet: büyüklük,
- izzetinefis: onur.